Gerçek manada bir yürüyüşe benzetilecek hayatı anlamlı, amaçlı yaşamak, hakikat ve doğruluk hassasiyeti kadar, samimi, sahih birlikteliklerin örgütlü mücadelesine bağlıdır. Gerçek manada örgütlü hareketlerin tarz, usul ve içerik olarak kendine mahsus hususiyetleri, tecrübeleri, oturmuş gelenekleri, ilkeleri vardır.
Menzile doğru yoldan, doğru usulle, doğru yürüyüşle varmak doğruya varmak kadar önemlidir. Yanlış bir dil ve duruşla doğru savunulamaz. Yanlış bir eylem ve söylemle savunduğunuz doğrunun size de kimseye de faydası dokunmaz. Ayrıca bu tutumun hakka gölge düşürmek, hakikati bulandırmak gibi ağır vebal ve fecaatleri olur. Zarardan o yolda olan, o yürüyüşe dâhil olan herkes etkilenir.
Çağın soylusu diye andığımız, bilge sendikacı Mehmet Âkif İnan’ın öncülüğünde ‘Erdemliler Hareketi’ olarak kurulup 30 yılı aşkın bir zamandır özünü bozmaksızın bu günlere gelen Eğitim-Bir-Sen’in tüm mensupları, bilgiye, düşünceye, kültüre dayanan evsafları sebebiyle bu sorgulamayı her zaman yaparlar. Sorgulama, evvela nefsimize sonra hayata, hakikate, topluma mesuliyetimizin gereğidir. (‘Mesul’ kelimesinin ‘sual’ yani soru ile aynı kökten gelmesi tesadüf değildir. Sorgulayamadığın hayatın mesuliyetini edinemezsin! O zaman ciddi, samimi bir yürüyüş ya da yaşayış, sorulara cevaplar, çözümler bulmakla mümkündür. Yine benzer anlama gelen ‘isticvap’ kelimesinin de cevap kaynaklı olduğu önemli bir ayrıntıdır.) Bir bilinç inşa ve ihyasını amaçlayan entelektüel hayatın, soru(n)lara cevaplar bulma ekseninde teşekkül ettiği söylense yeridir.
‘Bir Yürüyüşün Tefekkürü’ adlı kitabında Necip Cengil’in dediği gibi, hayat bir yürüyüştür. Dur durak bilmeyen yürüyüş esnasında kimi önemli ayrıntılar gözden kaçabilir. Ya da yürüyüşün seyir ve aşamaları, kimi hususları önemsiz kılabilir. Yol boyunca yeni olaylar, yeni ihtiyaçlar, meseleler hasıl olur, yeni ufuklar belirir. Yeni sınanmalar, imkânlar, engellerle karşılaşırız. Rüzgârın önünde savrulan yapraklar gibi kendilerini zamanın akışına bırakanlar, zamana egemen güç ve mantıkların etkisi altında ufalanıp giderler, gittiler. Anlık değişkenlere bağlı olmayan ilkelere sahip olanlar ise zamana kendi renklerini, seslerini katarak ilerler, ilerlediler. Onların aktüel meselelere ilgisiz oldukları da sanılmasın; ne ki, yarın için bugünü, bugün için yarını feda etmezler. En kuşatıcı mahiyetiyle zamanın sorumluluğuna sahiptirler. Son derece dengeli, ölçülü biçimde an’ın ve hâl’in gerçekliğini ihmal etmeksizin menzilleri yeryüzünün bütün ufuklarıdır. Hakikate, bütün bir tarihin ve insanlığın kalbine doğrudur yürüyüşleri. İşte esasen varlığını tarihi bir mecburiyete dönüştüren değerleriyle Eğitim-Bir-Sen’in yürüyüşünü diğerlerinden ayıran temel nitelik budur.
Biz bu topraklarda bütün ölümcül hastalıkları iyi eden iklimin insanlarıyız. Milletimizin bin yıllık aşkının, inancının, ümidinin sesi, nefesiyiz. Ve nihayet biz bütün bir insanlığa tek çare ve müjde olacak diriliş ruhu ve hayat nefesiyiz. Benliğimiz, kimliğimiz, bu sesle, bu nefesle, bu sevdayla yoğrulmuş, kıvamını bulmuştur. Bu tarihe ve kültüre aidiz. Aidiyetimiz, tarihe ve insanlığa karşı sorumluluğumuzu artırmıştır, artırmaktadır. Fevri, hissi, sorumsuz hareket edemeyiz. Bu sebeple sıklıkla hangi badireleri aşarak buraya geldiğimizin tefekkürü, nereye, nasıl gideceğimizin tespitinde çok önemlidir. Zaten kendimizi gözden geçirme fırsatı veren tarihin aynasında, kendimizi ara ara gözden geçirmek durumundayız. Bu gözden geçirmeler, soluklanmak, derlenip toparlamak, bilinç donanmak, yenilenmek, tazelenmek, yeni planlamalar yapmak için stratejik önemdedir. Kimi kırılma ve dönüm noktaları vardır ki bu muhasebatı yapmak, kaçınılmaz olur. Şu anda, içinde yaşadığımız bu yıl ve bu dünya böyle bir muahazeyi kaçınılmaz kılmaktadır.
Milli ruh ve bütünlükle Türkiye Yüzyılına girdiğimiz şu günlerde küresel kötülük odaklarının insana, varlığa ait her şeyi bozmak için korkunç çalışmalar yaptıklarına da şahit olmaktayız. Günümüzde, örgütlü kötülüklere ancak örgütlü güç ve dayanışmayla karşı konulacağı, sorunların çözümünün el birliği etmek, omuz omuza yürümek, birlik ve beraberlik içerinde olmakla mümkün olacağı bilinç ve kararlılığı ile faaliyetlerimizi sürdürdük, pek çok kazanım elde ettik. Neler olup bittiğini bilmediğimiz dünyada ne bir bakışımız ne bir duruşumuz olabilir. Bilinçsizliğin gadrine uğrayan kazanımlar, kayba bile dönüştürebilir. Bu hassasiyetle içimize ve dışımıza yolculuk düsturuyla elde ettiğimiz kazanımlarımız, nesnel içerik ve sınırların çok ötesindedir.
Eğitimde kamu görevlilerinin haklarını kararlılıkla savunan, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi için gayret gösteren, hak için, emek için, özgürlük için var gücüyle çalışan, demokrasimize, refahımıza darbe vuran ihanet şebekesi vesayetçi zorbalığa karşı milletin hür iradesi yanında, kimden gelirse gelsin haksızlığa karşı; hukuksuzluğun, adaletsizliğin ortadan kalkması için mücadele eden Eğitim-Bir-Sen, küresel çetenin vesayetçi zorbaları tarafından, değeri, emeği, ekmeği, ahlakı sömürülüp karanlıklara mahkûm edilmek istenen milletimizin, aydınlık yarınlarına yönelen canlı, diri umududur. Biz sendikacılığı yani örgütlü mücadeleyi sadece muayyen sözleşme zamanlarında değil yılın her günü ve sürekli yapıyoruz. Çünkü hayat her yerde her an devam ediyor, hayatla birlikte yürüyüşümüz devam ediyor.
Bütün dava arkadaşlarımıza selâm olsun.
İnsanımızın kalbi gibi aydınlık şafakların eşiğinde aziz milletimize selâm olsun.
KİM OLDUĞUMUZU, NERDE DURDUĞUMUZU VE NEREYE YÜRÜDÜĞÜMÜZÜ İYİ BİLMELİ VE ÜZERİMİZE DÜŞEN SORUMLULUĞU ÜSTLENMELİYİZ
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ