MİLLET OLARAK BÜYÜK BİR SINAVDAN GEÇİYORUZ

Zor zamanlar yaşıyoruz. Maddi şartlar günden günde zorlaştığı gibi manevi anlamda da bir kopuşun içindeyiz.

Elbette geçmişte maddi açıdan çok daha zor şartlar gördü bu millet. Bu toprakları yurt edinmemiz de bu topraklarda kalmamız da hiç kolay olmadı.

Yüz yıl önce dünya, “Türkler Bitti” dedikleri anda bile yeni bir devlet kurmayı başardık. Ama millet olarak tüm bu zorlukları aşmamızın arkasında yatan şey kökleri binlerce yıla dayanan birlik, beraberlik ve kardeşlik bilincimizdi.

Bugün birlik ve beraberliğimizi sağlayan bütün manevi değerlerimiz saldırı altında. Sosyal medya çöplüğü içinde ne Müslümanlığımız kaldı ne Türklüğümüz.

Elimizdeki vatanımız tehdit altında olmasına rağmen gerçek düşmanlarımız karşımızda dururken biz birbirimizle mücadele halindeyiz. Sosyal medya ve uygulanan algı yönetimi öyle korkunç bir şey ki millet olarak çok büyük bir cenderenin içinde olmamızı rağmen gündelik küçük meseleler yüzünden birbirimize giriyoruz.

Öncelikle düşmanlarımızın kim olduğunun, ne gibi bir tehdidin altında olduğumuzun farkında olmamız gerek.

KÜÇÜK HESAPLAR YAPACAK KEYFİYETİMİZ YOK ARTIK

Kim olduğumuzu, nerde durduğumuzu ve nereye yürüdüğümüzü iyi bilmeli ve üzerimize düşen sorumluluğu üstlenmeliyiz.

Hepimiz faniyiz. Ölüm kapımızda bekliyor. Ama Allah’a inanıyoruz. Ölüm bizim için bir son olmadığı gibi bu ölümlü hayat da bir oyun ve eğlence yeri değil. Hepimizin ailesi, çocukları var. Bir geçim derdi içindeyiz. Ama bu topraklarda doğmuş olmak, bu milletin mensubu olmak bütün dünyanın dertleriyle dertlenmek demek.

Millet olarak tüm bu sorumlulukları taşımamız bizim kaderimiz. Kaderimize isyan edecek değiliz. Ben bu milletin bir ferdi olarak bu sorumlulukları taşımayı bir şeref olarak görüyorum. Elimden gelen neyse, üzerime düşen neyse en iyisini yapmak için mücadele ettim, ediyorum ve edeceğim.